top of page

Marifetname Kadınların Güzellik Alâmetleri

Marifetname'de  Kadınların Güzellik Alâmetleri
Marifetname'de Kadınların Güzellik Alâmetleri

Aşağıdaki yazı, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri'nin Marifetname adlı eserinde kadın güzelliğine dair yer verdiği kıstaslardan alıntılanmıştır. 18. yüzyıl Osmanlı düşünce dünyasında yazılmış olan bu metin, dönemin estetik anlayışını ve insan bedenine yüklenen sembolik anlamları yansıtır. Bu ifadeler, bugünün toplumsal değerleriyle birebir örtüşmeyebilir; güzellik anlayışı zamana, kültüre ve kişisel bakış açılarına göre değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla metin, kadınlara dair sabit yargılar sunmak amacıyla değil; tarihsel bir mercekten dönemin insan tasavvurunu anlamaya yardımcı olması için paylaşılmaktadır. Her bireyin değeri, yalnızca dış görünüşüyle değil; aklı, kalbi ve yaşamıyla şekillenir.



Aramalar için buraya ek bir paragraf koyduk;


Türkiye güzellik standartları, yüzyıllar boyunca değişse de, kadının zarafeti ve estetik uyumu her dönemde dikkat çekici olmuştur. Bir kadının güzel olduğu nasıl anlaşılır sorusu, yalnızca dış görünüşe değil; bedenin oranlarına, ses tonuna ve duruşuna kadar uzanan çok katmanlı bir yaklaşımla cevap bulur. Geleneksel metinlerde yer alan güzel kadın tarifi, genellikle yüz, saç, göz ve vücut uyumuna dayanır. Ancak gerçek güzellik sadece fiziksel özelliklerle sınırlı değildir. Kadını kadın yapan özellikler, aynı zamanda içsel zarafet, akıl, edep ve uyumlu bir ruh haliyle bütünleşir. En iyi kadın özellikleri, dolgunluk ve tazelikle birlikte incelik, kibarlık ve ölçülülükte de kendini gösterir. Marifetname kadın vücudu bölümü ise, bu estetik anlayışı detaylı biçimde yorumlar. Bugün bile pek çok kişi için güzel kadın olmak, hem bedensel hem ruhsal ahengin bir yansımasıdır. Bu bütünlük, evrensel anlamda dünya güzellik standartları içinde bile kendine yer bulur.


Marifetname'de Kadınların Güzellik Alâmetleri


1. Hüsn-i zenana delil Otuziki resm bil.


2. Dört yeri lâzım siyāh Saç, kaş u kirpik, göz, ahl


3. Dört yeri ak ola zeyn Cevn ü dış ü zıfr u ayn.


4. Dört yeri lazım kızıl Had u leb ŭ lisse, dil.


5. Dört yeri vasi gerek Kaş, göz ü sine, göbek.


6. Dört yeri ziyk ola dere Enf ü simah, ibt ü ferc.


7. Dördü büyük ola niz Meme, kasık, bid'i ü diz


8. Dördü küçük olmalı Enf, ağız, ayak, eli.


9. Savt u beli ince hem Şekli de bir nice hem


10. Lahmi semin i tari Olmalı kıldan beri.


11. Böyle kıyafetli ten Olsa, güzeldir o zen.


12. Böyle kadın hüb olur Hulkı da mahbüb olur.


Günümüz Türkçesi ile Marifetname'deki Kadınların Güzellik Alametleri Kısmı


1. Kadınların güzelliğine otuz iki şey delildir.


2. Dört yeri siyah gerektir: Saç, kaş, kirpik ve göz.


3. Dört yeri ak olursa güzeldir: Yüz, diş, tırnak ve göz.


4. Dört yeri kırmızı olmalıdır: Yanak, dudak, diş eti ve dil.


5. Dört yeri geniş gerektir: Kaş, göz, sine ve göbek.


6. Dört yeri de dar olmalı: Burun, kulak, koltuk altı ve ferc.


7. Dördü de büyük olmalıdır: Meme, kasık, bid ve diz.


8. Dördü ise küçük olmalıdır: Burun, ağız, ayak ve el.


9. Sesi ve beli ince olmalı, görünüşünde değişiklik bulunmalı.


10. Eti dolgun ve taze olup, bedeninde kıl olmamalı.


11. Bu yaratılışta bedeni olan kadın güzel demektir.


12. Böyle kadın güzel olur ve huyu da sevilir.




Nitekim Hamdi-i şirin-beyân (Akşemseddinzâde Hamdullah Hamdi) kadınların güzelliklerinden bahsederken hazret-i Zeliha'nın şanında şöyle demiştir:


1. Gerçi hüsnü beyana sığmaz idi Nitekim aşkı câna sığmaz idi.


2. Lik bir harf İşit kitabından Diye ben zerre åfitâbından.


3. Kameti serv-i bağ-ı rahmet idi Berg ü barı safā vű lezzet idi.


4. Ab-1 lutf ile çünkü buldu nema Hil'at olmuş idi letāfet ona,


5. Dâm-ı akl idi farkının müyu Fark olunmazdı miskten büyu,


6. İnce kıl yardı şåne sa'y ile cüst Fark-ı nâzın kodu miyāne dürüst.


7. İki deyçür-i tar-ı zülfeyni Leyl İçinde nehar mabeyni.


8. Alnını levh-l nür edip Allah Sebk-ı hüsn alırdı ondan måh.


9. Kaşı ol safha-i sürür üzre Nürdan san yazıldı nür üzre.


10. Nunu altında ayn-ı sad misäl İkisinden göründü nass-i cemal.


11. Gözleri ehl-i mekrin ellisidir Ay yüzünün güneş zavallısıdır.


12. Låle haddinde hål-i anber veş Güylya gülsitanda tıflı Habeş.


13. Elif-1 ünf. ve safer nokta-i hål Cem olup bir iken on oldu Cemål.


14. Arızı Cennet'e nümüne idi Gülleri onda güne güne Idi.


15. Deheni sığmadı onun sühene Bir sühan sığmaz iken ol dehene.


16. Ne denilsin lebi zülälinden Sulanırken dehen hayalinden.


17. Gülse nûür akıtır Süreyya'dan Sözü lezzetli kand ü helvadan.


18. Gülse lütf ile la'l-i handanı Ukde-1 dil açardı dendânı


19. Dür-i dendanı la'l-i handandan Görüntür nür-ı Hak gibi candan.


20. Zenahın kıldı Hak şekerden sebeb Hüsnü ıydine verdi ziynet ü reyb.


21. Sükker-1 sib iken zenahdam Çah-ı asib olurdu zindanı


22. Nice dil can verirdi ol sibe . Düşer idi o çah-ı āsībe.


23. Zenahı sibinin halåveti can Gabgab-ı siminin zekâtı cihân.


24. Gabgabı kim muallāk-ı âb idi Sanki ter şişede gülâb idi,


25. Boynu olmuştu zülf ile mestür Birisi käfir u biri kafür.


26. Gün gibi doğdu çün o simin-ber Bildi noksanını kul oldu kamer.


27. Bir gümüş levh idi ol sine hemân Ol gümüş levh'e nakş-bende cihan,


28. İki nakş eylemiş turunca gibi Bir gül üstünde iki gonca gibi.


29. İki said idi sebike-i sim Umar ondan zekât dürr-i yetim.


30. Hüsnü icâzına onun bürhân Yed-i beyzası käfi idi hemän.


31. Keři uşşāka rähatü'l-ervah Parmağı dil kilidine miftah.


32. Hüsnün ol dilberin kim ide ryân Ki beyanında aciz idi beyyan,


33. Läkin ondan yazılsa bir parmak Kaleme şu kadar gelir ancak.


34. Kim onun parmağın gören âdem Oldu divane ref olundu kalem.


35. Kollarını güher koçardı heman İnce belin kemer koçardı heman.


36. Öyle hûb idi beli kim anı Kılca kalırdı görenin canı,


37. Seyr eden ol hümâyı takından Bir kebüter sanardı sakından.


38. Alem-i hüsn ona musahhar idi Mihr ile mah keniz ü çaker idi.


39. Yoğ iken zib ü zivere hacet Eyledi meyl-i zīver ü ziynet,


(Bu bölüm Hamdullah Hamdi'nin meşhur Yusüf u Zeliha mes- nevisindendir).


1. Onun güzelliği anlatılamazdı, tıpkı aşkının gönüllere sığmadı- ğı gibi.


2. Lakin onun güzellik kitabından bir harfcik olsun duy diye ben zerre, onun güzellik güneşinden biraz bahsedeceğim.


3. Boyu rahmet bağının selvisi idi. Yaprağı ve meyvası ise esen- lik ve lezzetin ta kendisiydi.


4. Çünkü o lûlus suyu ile yetişmiş bir fidandı ve letafet ona bir giysi olmuştu.


5. Başındaki saçlar bir akıl tuzağı idi. Kokusu ise miskten ayırd edilemezdi.


6. Tarak, çalışmak ile ince kıllar yardı da dürüstçe davranıp naz- lı başını ortaya koydu.


7. Kara zillüflerinin iki taraflı karanlığı gece içinde gündüz or- tası gibiydi. (Yüzü bu kara zülüfler içinde gündüz gibi aydınlıktı).


8. Allah onun alnını bir nûr levhası eylediği için ay ondan güzel- lik dersleri alırdı.


9. Kaşı o sevinç sathı (alrı) üzerinde adeta nûr üstüne nûr ile yazılmış bir ye (arapça) harsi gibiydi.


10. Onun o nun (arapça harf) kaşı altında aynı sad (arapça hart) gibi olan gözlerinin ikisinden güzellik delilleri göründü. (Şair bu beyitte «Nun - Ayn - Sad» âyetini telmih etmektedir).


11. Gözleri hilekârların elli tanesine birden taş çıkartır. Güneş ise onun ay yüzünün zavallısıdır.


12. Lale yanaklarında anber kokulu kara bent, güya gül bahçe- sindeki Habeşi (zenci) gibidir.


13. Bir elif harfint andıran burnu ile bir noktayı andıran beni bir araya gelince güzelliği bir iken on oldu.


14. Yanağı Cennetten bir örnek idi. O yanaktaki gülleri ise ren- gârenk idi.


15. Ağzı söze sığmadı (anlatılamayacak kadar güzeldir). Nitekim o ağza da bir söz sığmaz (o kadar küçüktür, bir nokta kadardır).


16. Ağız onun hayali ile sulanıp dururken, hayat bağışlayan tatlı bir su gibi olan dudağı hakkında ne söylenebilir.


17. Gülse Süreyya'dan nûr akıtır. Sözleri şekerden ve helvadan bile tatlıdır.


18. Gülücüklü dudakları lütfedip gülüverse, (görünen) dişleri gönül ukdelerini çözerdi.


19. İnci dişleri, o gülen dudakları arasında Hakk'ın nüru gibi candan görünürdü.


20. Allah onun çenesini şekerden yaratmış, ki o çene onun gü- zellik bayramına süs verdi.


21. Qenesi bir elma şekeri iken çene çukuru bir musibet kuyusu olurdu.


22. O elma gibi çeneye nice gönüller can verirdi de o felaketler zindanına düşerlerdi.


23. Çene elmasının tatlılığı, can; gümüş gabgabımın (çene altım- da ortaya çıkan ikinci boğum) zekâtı ise bütün cihandır,


24. Onun gabgabı bir su askısı idi ki adeta yeni şişede bir gülsu- yu gibiydi.


25. Boynunu zülüflerı kaplamıştı. Bunlardan biri kafir (kara zü- lüf), öbürü de käfür (güzel kokulu boyun) idi.


26. O gümüş bedenli bir güneş gibi doğdu da ay eksikliğini bilip ona kul oldu.


27. O sine bir gümüş levha idi ki onun süsleyicisi baştanbaşa ci- handır.


28. Turunç gibi iki nakış çizmiş ki adeta bir gül dalı üstünde ikt goncayı hatırlatmaktadır.


29. İki kolu iki gümüş sütun olmuş. Öyle bir dürr-i yetim (eşl bulunmayan incl) bile ondan zekât umar.


30. Onun güzellikte yegâne olduğuna delil olarak yed-i beyza'sı (beyaz eli, burada Hz. Musá hatırlatılmaktadır) kâfi gelirdi.


31. Avucu âşıklar için bir rahatü'l-ervahtır. Parmağı ise gönül kilidinin anahtarı.


32. O dilberin güzelliğini layıkıyla kimi açıklayabilir ki onu açık- lamakta şerh alimleri aciz kaldılar.


33. Lakin onun bir tek parmağı tam mânâsıyla yazılsa kaleme ancak şu kadar gelir:


34. «Onun parmağını gören kişi divane oldu ve (ikinci defa ol- masın diye) kalem ortadan kaldırıldın.


35. Kollarında mücevherler halkalanırdı. İnce belini bir kemer kucaklamıştı.


36. Beli öylesine güzeldi ki, onu görenin canı kıl kadar kalırdı. (Bel de kila benzetilmiş, ince olduğu söylenmiştir).


37. O hüma kuşunu takından seyreden onu bir güvercin sanırdı.


38. Güzellik dünyası ona büyülenmiş gibiydi. Güneş ile ay ise câriye ve köle idi.


39. Süs ve bezeğe gerek yočken süs ve ziynet yine de ona meyletti.


Ama zamane kadınları hannane olmayıp, mennāne oldukları için, kemal ve cemâle sahip olanın bile tatlı kavuşmasından ise, güzelliğini hayal etmek bin kat lezzetlidir.


89 Maddede Baş ve yüz analizi yazısına da bakınız;


Marifetnamedeki kıyafetname kısmı açıklamasına da bakınız;




Kaynak;

"Erzurumlu İbrahim Hakkı. (1999 ). Marifetname. İstanbul: Bedir Yayınları.


 (Orijinal eser 1756 yılında tamamlanmıştır.) "

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page