Kâinatın Beş Temeli: Cevherlerin Beş Kısmı
- Fizyonomist

- 23 Ağu
- 3 dakikada okunur

Felsefe ve hikmet ehli, varlığın özünü anlamaya çalışırken cevherleri ve onların tabiatını beş temel başlık altında toplamıştır: heyûlâ, sûret, cisim, nefs ve akıl. Peki bu cevherler arasındaki bağ nedir? Hangi cevher insanın özünü, hangisi göklerin düzenini taşır? Nefs bitkilere nasıl hayat verir, hayvanlara nasıl hareket kazandırır, insana nasıl konuşma bahşeder? Akıl gerçekten de ilahî bir meleğin yansıması olabilir mi? Marifetnâme’nin bu bölümü, âlemin yapısını oluşturan en temel taşları keşfetmemizi sağlayan derin bir yolculuk sunuyor.
İKİNCİ NEVİ
Mümkinü’l-vücûd Olan Cevherlerin Beş Kısmını Kısaca Bildirir
Ey aziz! Malûm olsun ki, ehl-i hikmet şöyle demişlerdir.Mümkinü’l-vücûd olan şey, varlığının devamında değişikliğe uğramazsa, ona cevher derler. Eğer değişikliğe uğrarsa, ona araz (sıfat) derler. Çünkü varlık başka, varlığın devam etmesi başkadır.
Nitekim görürsün ki, iki kişi varoluşta aynıdır. Fakat birinin bekası yüz yıla kadar olur, diğerininki on yıldan fazla olmaz. Demek ki, varlığın devamı varlıktan başkadır, aynısı olmaz. Bütün mümkinler ya cevherdir veya arazdır. Çünkü bir şey, bir şeye ya karışıp onda devam eder veya etmez. Devam edene hâl (araz, sıfat), üzerinde devam edilene de mahal (cevher, madde) ismi verilir.
Eğer hâl ve mahal birbirine muhtaç olurlarsa o mahalle heyûlâ (kaos) ve o hâle sûret-i cismiyye (cismi benzerlik) veya sûret-i nev’iyye (nev’i benzerlik) derler. Eğer muhtaç olmak bir taraftan olup hâl, mahalle muhtaç olursa, o mahalle mevdû ve o hâle araz derler. O hâlde araz, mevdû’da mevcûddur. Renkler gibi.
Eğer hâl ve mahal olmayıp ikisi birleşip olursa ona cism-i tabii (tabii cisim) derler. Eğer hâl ve mahal birleşik olmayıp cisimlere tedbir ve tasarrufu ile bağlı olursa, ona nefs-i insaniyye (insani nefis) veya nefs-i felekiyye (feleki nefis) derler. Eğer cisimlere tedbir ve tasarrufu ile bağlı olmazsa ona akıl derler. Akıl, ehl-i şer’ diline göre melektir.
Cevherler beş kısımdır. Bunlar;
heyûlâ, sûret-i cismiyye, cism-i tabii, nefs ve akıldır.
İlk üçüne cevher-i mukarin (bitişik cevherler), nefs ve akla da cevher-i müfârık (ayrılmış cevherler) denir.
Eğer akıl, kendisiyle Allah arasında vasıta olmadı ise, ona akl-ı evvel veya akl-ı küll derler. Eğer aklın altında başka akıl olmazsa ona akl-ı aşır ve akl-ı faal derler. Eğer aklın iki tarafında başka akıllar bulunursa, ona akl-ı mütevassıt derler. Akılların en şereflisi ve en latifi akl-ı külldür, sonra ona yakın olan akıllardır.
Nefs
Basit cisimlerde geçerli olan nefse nefs-i feleki ve nefs-i unsuri derler. Eğer nefs, bileşik cisimlerde geçerli olup, o cisimlere büyüme, gelişme vermiyorsa, böyle cisimlere maden derler. (Altın, gümüş, la’l ve taş gibi.)
Eğer nefs, bileşik cisme büyüme ve gelişme verip his ve hareket vermediyse, böyle cisimlere nebat (bitki) derler. (Otlar, çiçekler, ağaçlar, meyvalar gibi.)
Eğer nefs bileşik cisme hem büyüme, hem de his ve hareket verip konuşma vermezse, böyle cisimlere hayvan-ı gayr-ı nâtık (konuşmayan hayvan) denir. (Sığır, koyun, at, vahşi hayvanlar ve kuşlar gibi.)
Eğer nefs, bileşik cisme konuşma da verirse buna insan derler. İnsan, varlığın özü, her mevcûdun hulâsası, cihan ağacının meyvası ve kâinatın tamamlayıcısıdır.
Nefs, her mertebede başka isimler alır. Cansız cisimlerde nefs-i tabii (tabii nefs), bitkilerde nefs-i nebati (bitkisel nefs), hayvanlarda nefs-i hayvani (hayvani nefs) ve insanda nefs-i insani (insani nefs) ve nefs-i nâtıka (konuşan nefs) derler. Nefs, bu mertebede hepsine tamamiyle tasallut edip, kemaliyle mutasarrıf olur.
Cisim
Cism-i tabii bir cevherdir ki, onun zatında uzunluk, genişlik ve derinlik gibi üç boyutun ölçülmesi mümkün olur.
Cisim, ya basit veya bileşik olur. Basit cisimlerin kendisi ile parçalarının tabiatleri, özellikleri birbirine benzer, aynıdır. Yani şekil ve özellikleri farklı olan parçalara bölünmez. O hâlde basit cisim, her yerinde aynı özelliği taşımalıdır ki, parçaları da aynı özellikte olsunlar.
Basit cisimler ya ulvîdir veya süflîdir. Ulvî olanlar da ya ışıklı veya ışıksızdır. Işıklı olan basit cisimler yıldızlardır. Işıksız olan basit cisimler eflâkdir ki, onlara, ecrâm-ı eşiriyye ve âlem-i ulvî de derler. Süflî basit cisimler ise anâsır-ı erba’a (dört unsur)dır. Bunlara erkân-ı erba’a (dört esas) da derler ki, ateş, hava, su, toprakdır.
Bu dört maddenin yapısıyla olan bileşik cisimlere âlem-i süflî ve âlem-i kevn ü fesad derler. Bileşik cisimlerin kendi özellikleri ile, parçalarının özellikleri, tabiatları farklıdır. Görünüş ve tabiatları farklı olan parçalara ayrılırlar ve anâsır-ı erba’adan meydana gelirler.
Madenler, bitkiler ve hayvanlar bileşik cisimlerdir. Bu üçüne mevalid-i selâse (üç doğurulmuş, üç bileşik) derler. Mevalidin babaları esirî cisimler, anaları ise dört unsurdur.
Bileşik cisim de iki kısımdır: Tam bileşik cisim, yarı bileşik cisim.
Tam bileşik cisim geçici bir zaman için maden, bitki ve hayvan gibi bileşiminin sûretini muhafaza eder.
Yarı bileşik cisim ise duman, bulut ve diğer atmosfer hadiseleri gibi bileşiminin sûretini koruyamaz.
Bütün basit cisimler kendi tabiatları ile yalnız kalsalar, top gibi küre şeklinde olurlar. Bütün felekler, yıldızlar ve anâsır küre şeklindedir.













Yorumlar