Sekiz Cennet ve Kevser Irmağı: Marifetnâme’de Cennet Tasvirleri
- Fizyonomist

- 6 Ağu
- 3 dakikada okunur

Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetnâme adlı eserinde, sekiz Cennetin isimleri, kapıları, nehirleri ve içindeki nimetler ayrıntılı şekilde anlatılır. Sarı altından, inciden, yakuttan, mercandan ve gümüşten yaratılmış bu Cennetler, ihtişamlı köşkler, el değmemiş incilerden saraylar ve dallarından hiç meyve eksilmeyen ağaçlarla süslüdür. Her Cennetin kapısında “Lâ ilâhe illallâh” yazılıdır ve içlerinden biri de Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen hafızların makamı olan Adn Cennetidir.
Peki, Cennetlerdeki nehirlerin kaynağı nereden çıkar? Kevser Irmağı neden sadece Habîb-i Ekrem’e (sav) verilmiştir? Cennet ağaçlarının dallarından yükselen tesbih sesleri hangi hikmete işaret eder? Ve mü’minlerin dereceleri Kur’ân âyetlerinin sayısı ile nasıl ilişkilendirilmiştir? Marifetnâme’nin bu bölümü, Cennet tasvirleriyle hayal gücünün ötesinde bir manzarayı gözler önüne seriyor.
BİRİNCİ NEV‘İ: Cennetlerin isimlerini, vasıflarını ve içinde akan ırmakları, meyveli ağaçları, yüksek köşkleri ve güzel elbiseleri beyan eder.
Ey aziz! Tefsir ve hadis âlimleri ittifakla şöyle bildirmişlerdir: Allahü Teâlâ, Arş ve Kürsî altında, yedi kat göklerin üstünde, Arş’ın nûru ile birbirinden yüksek sekiz Cennet yaratmıştır. En yükseği, Allahü Teâlâ’nın görüleceği Adn Cenneti’dir.
Birinci Cennet beyaz inciden Dârü’l-Celâl’dir.
İkinci Cennet kırmızı yakuttan Dârü’s-Selâm’dır.
Üçüncü Cennet yeşil zebercedden Cennetü’l-Me’vâ’dır.
Dördüncü Cennet sarı mercandan Cennetü’l-Huld’dur.
Beşinci Cennet beyaz gümüşten Cennetü’n-Na‘îm’dir.
Altıncı Cennet kırmızı altından Cennetü’l-Firdevs’dir.
Yedinci Cennet sarı miskten Cennetü’l-Karâr’dır.
Sekizinci Cennet el değmemiş inciden Cennetü’l-Adn’dır.
Adn Cenneti, etrafı surla çevrili bir şehrin ortasında bulunan bir dağın üzerindeki iç kale gibi, bütün Cennetlerin dahilinde ve ortasında olduğu için hepsinden yüksek ve şereflidir. Cennetlerdeki nehirlerin çoğunun kaynağı burasıdır. Sözünün eri olanların, Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen hâfızların makamı ve Allahü Teâlâ’nın zâtının tecellî ettiği mahaldir.
Her Cennetin, uzunluğu ve genişliği yüz yıllık yol olan birer kapısı vardır. Her kapı iki kanatlıdır. Kanatlar yekpâre sarı altından yapılmış, üzerine çeşitli renklerdeki cevherlerle işlenmiş, binlerce nakışla süslenmiştir. Birinci Cennetin kapısı üzerinde “Lâ ilâhe illallâh Muhammedün Resûlullah” yazılıdır. Diğer kapıların üzerinde ise “Lâ ilâhe illallâh diyene azap etmem” ibaresi vardır.
Cennetlerin toprağı misk, taşı cevher, bitkisi renk renk çiçekler ve kırmızı zaferandır. Binaların bir kerpici altın, bir kerpici gümüş, çamuru anberdir. Kasırları el değmemiş incilerden, köşkleri sarı yakuttandır. Kapıları mücevherden olan her kasrın önünden dört nehir akar:
Ab-ı hayat (hayat suyu)
Hâlis süt
Tertemiz şarap
Saf bal
Nehirlerin etrafı meyveli ağaçlarla dopdolu ve süslüdür. Cennetlerdeki ağaçların dalları kurumaz, yaprakları dökülüp çürümez, meyveleri tükenmez; daima yenmek için hazırdır.
Birbirinin içinde gittikçe yükselen sekiz Cennette daha birçok nehirler vardır. Bunlardan biri Rahmet nehridir. Bütün Cennetleri dolaşır. Suyu hepsinden saf, baldan tatlı, kardan beyaz, kumu inciden güzeldir.
Cennet nehirlerinden biri de Kevser ırmağıdır. Hakk Teâlâ bu nehri Habîb-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) hazretlerine vermiştir. Nitekim Kevser sûresi birinci âyet-i kerîmesinde ona hitaben: “Biz sana Kevser’i verdik.” buyurmuştur.
Kevser ırmağının genişliği üç yüz fersahtır. Kaynağı Arş’ın altında olup Sidre’den geçerek Firdevs Cennetine dökülür. Yaydan atılan ok gibi akarak süratle Firdevs-i A‘lâ’yı ve altındaki cennetleri dolaşır. Rengi sütten beyaz, tadı şekerden tatlı, anberden daha güzel kokuludur. Ondan bir kere içen bir daha susamaz, hiçbir illet ve hastalık görmez, tadı damağından hiç gitmez.
Birinci Cennetin kapısı yanında Kevser nehrinin kenarında, renkli cevherlerden yapılmış, yıldızların sayısından daha çok kâseler vardır. Haşir günü bütün ümmetlerin toplanmasından ve Cehennem üzerindeki Sırat’tan geçilmesinden sonra Habîb-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem), Cennete girmeden önce ümmeti ile Kevser ırmağından içeceklerdir.
Kevser nehrinin dört bir yanında taze incilerden ve kırmızı yakuttan iç içe sıralanmış yüksek ağaçlar vardır. Bu ağaçların dalları çeşitli seslerle nağmeler çıkarırlar. Dallarının üzerinde cins cins kuşlar, çeşitli lisanlarla tesbih ederler.
Cennet nehirlerinin diğerleri: Kâfûr nehri, Tesnîm nehri, Selsebîl nehri ve Rahîk-i Mahtûm (mühürlü duru ve temiz şarap) nehridir. Cennetler içinde bu nehirlerden başka akan binlerce nehir ve etraflarında yüzbinlerce yüksek ağaç ve güzel meyveler vardır.
Cennetteki mü’minler için sündüs ve istebrak gibi kumaşlardan yapılmış binlerce kıymetli elbiseler, milyonlarca lezzetli yiyecek ve temiz içecekler vardır ki, sayısını ancak Hakk Teâlâ bilir.
Cennetlerin eni, yani Cennetlerin sekiz surundan ikisinin arası, yer ve göğün uzunluğu kadardır. Cennetlerin boyunu ise ancak Allahü Teâlâ bilir.
Cennetlerin dereceleri, Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerinin sayısı olan altı bin altı yüz altmış altı derecedir. Her iki derece arası da beş yüz yıllık yoldur. Cennet ehli, ezberlediği âyet-i kerîme sayısınca dereceye kavuşur. Böylece Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen hâfızlar Cennet derecelerinin en yükseğine, yani Adn Cennetinin ortasına kavuşurlar.













Yorumlar