top of page

Kıyametin Büyük Alametleri ve Sûr’un Üfürülmesi: Âlemin Son Nefesi

Kıyametin Büyük Alametleri ve Sûr’un Üfürülmesi: Âlemin Son Nefesi
Kıyametin Büyük Alametleri ve Sûr’un Üfürülmesi: Âlemin Son Nefesi

Bu bölümde Marifetnâme, kıyametin yaklaşacağına dair gizli ve açık alâmetleri, Sûr’un üfürülmesini ve âlemin yok oluşunu tasvir eder. Gizli işaretler, toplumdaki ahlâkî çöküşle başlarken; açık alâmetler, Deccâl’ın çıkışından Güneşin batıdan doğmasına kadar uzanan büyük olaylardır. Ardından İsrafil’in Sûr’a üflemesiyle bütün mahlûkat helâk olacak, gökler ve dağlar paramparça olacak ve sonunda yalnız Allah bâkî kalacaktır.


Peki, kıyametin gizli işaretleri insanlığın hayatında nasıl zuhur eder? Açık alâmetlerden hangileri korkutucu birer uyarı olarak önümüzde durur? Sûr’un sesiyle dağların ve göklerin eriyip yok olacağı o anı tasavvur edebilir misiniz? Bu bölüm, kıyametin sırlarını ve insanın acizliğini derin bir tefekkürle gözler önüne seriyor.


DÖRDÜNCÜ NEVİ:

Kıyamet alâmetlerini, Sûr’un üfürülmesini, zelzeleyi, insanların korkudan darmadağın oluşlarını, mahlûkların helâk olmasını ve göklerin harap oluşunu bildirir.


Ey aziz! Hadis âlimleri ittifak ile şöyle bildirmişlerdir: Kıyametin işaretleri ve alâmetleri iki türlüdür: Biri gizli alâmetler, diğeri açık alâmetlerdir.


Gizli alâmetler: İnsanlarda izzet, hürmet, muhabbet, şefkat, edep, hayâ, cömertlik, eli açıklık, sözde durmak, doğruluk, ahbaplığı korumak, şeriata uymak ve dinde takvâ kalmaması; şehirlerde mescidlerin çoğalıp cemaatin azalması; binaların yüksek olması; elbiselerin ince olması; kadınların ve çocukların hâkim olması; kadınların erkeklere, erkeklerin kadınlara benzemesi; erkeğin erkeğe, kadının kadına ilgi duyması; bereketin azalması; akraba ziyaretinin ve şer‘î alışveriş hükümlerinin kalkması; kötülere saygı gösterilip iyilerin aşağılanması; cariyelerin efendilerini doğurması; kan dökülmesi; fisk u fücûrun çoğalması; kabirlerin süslenmesi gibi şeylerdir. Bunlara eşrât-ı saat (kıyametin şartları) da denir.


Açık alâmetler ise on tanedir:

  1. Deccâl’ın çıkması.

  2. Üç gece ard arda ay tutulması.

  3. Yedi iklimde üç yıl üst üste kıtlık olması.

  4. Büyük bir dumanın her tarafı kaplaması.

  5. Îsâ aleyhisselâmın Şam’daki beyaz minareye inip Deccâl’ı öldürmesi ve Muhammed aleyhisselâmın şeriatıyla amel etmesi.

  6. Resûl-i Ekrem’in (sallallahu aleyhi ve sellem) soyundan Mehdî’nin çıkıp kırk yıl adaletle hükmetmesi ve Îsâ aleyhisselâma kavuşması.

  7. Dabbetü’l-Arz’ın meydana çıkması.

  8. Ye’cûc ve Me’cûc’un setten çıkıp yedi iklimi istilâ etmesi.

  9. Beytullah’ın (Kâbe-i Muazzama) yıkılması.

  10. Güneşin batıdan doğup orada beklemesi.


Bu alâmetlerden sonra misk ve anber kokusu gibi ferahlatıcı bir rüzgâr esecek, mü’minlerin ruhları bu rahmetle kabzedilecektir. Kur’ân-ı Kerîm’in hükümleri yeryüzünden kaldırılacak, insanlar cehalete düşecek ve yüz yıl bu hâl üzere devam edecektir.


Tefsir âlimlerinin ittifakına göre, bu alâmetler tamamlandıktan sonra Hak Teâlâ, İsrafil aleyhisselâma Sûr’a üfürmesini emreder. Sûr’a üfürülünce çıkan sesin heybetinden yedi kat gökteki melekler, yedi kat yerdeki mahlûklar kıyamet koptu sanarak yüzüstü düşer ve kendilerinden geçerler. Gökler ve yerler sarsılır, yıldızlar dökülür, insanların saçları sakalları ağarır, hamileler vakitsiz doğurur, herkes sarhoş gibi olur. Bu Sûr’un birinci üfürmesidir.


Kırk yıl bu hâl devam ettikten sonra Hak Teâlâ yine İsrafil aleyhisselâma Sûr’a üfürmesini emreder. Bu ikinci üfürme o kadar şiddetlidir ki dağlar yerlerinden kopup havaya çıkar, atılmış pamuk gibi dağılır. Yedi kat gökler parça parça olup eriyerek yeryüzüne dökülür. Denizlerin suları kurur. Güneş ve Ay kararır, ışıkları söner. Cihanı zulmet kaplar. Arş-ı A‘lâ’dan en aşağıdaki perdeye kadar bütün mahlûklar ve melekler helâk olur. Ancak mukarreb meleklerden sekiz tanesi kalır: Cebrâil, Mîkâil, Rıdvân, Azrâil ve Hamele-i Arş’tan dört melek ki biri İsrafil’dir.


Sonra Hak Teâlâ’nın emriyle Azrâil aleyhisselâm, o yedi meleğin ruhlarını da kabz eder. Nihayet kendi ruhunu alırken öyle bir feryat eder ki, sesi gökleri geçip yerlere ulaşır. Böylece her canlı ölümü tadar ve fânî olur. Ancak Allahü Teâlâ bâkîdir.

Sonra âlem, harap ve boş bir virâne gibi kırk yıl kalır. Hak Teâlâ azametiyle: “Bugün mülk kimindir?” diye sorar. Kimse olmadığından yine kendi zatı cevap verir: “Vâhid ve Kahhâr olan Allah’ındır.”

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page