Cennet Nimetlerinin Özü: Gözlerin Görmediği, Kulakların İşitmediği Hediyeler
- Fizyonomist

- 14 Ağu
- 2 dakikada okunur

Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetnâme adlı eserinde, Cennetin özüne dair tasvirler insan hayalinin ötesine taşar. Zaferandan bahçeler, inciden ve mercandan şehirler, yakuttan köşkler, altından odalar, her birinde hûrîlerle süslenmiş tahtlar… Ve her köşkün altından akan dört nehir: su, süt, bal ve şarap. Ağaçlarında rengârenk kuşların tesbih ettiği bu diyar, aslında Allah’ın bir vaadidir: “İtaat eden kullarıma gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, gönüllere gelmeyen nimetler hazırladım.”
Peki, Cennetin sınırsız nimetleri dünyadaki geçici zevklere karşı nasıl bir anlam taşır? Bu hediyeler, insanı hangi sırrın peşine çağırır? Marifetnâme’nin bu bölümü, ebedî saadetin özünü ortaya koyuyor.
ÜÇÜNCÜ NEV‘İ: Cennet nimetlerinin özünü ve bu devlete kavuşanı bildirir.
Ey aziz! Hakk Teâlâ hadis-i kudsîde azametiyle buyurmuştur:
“Ey Âdemoğlu! Sen dünyaya ne kadar rağbet ve iltifat ediyorsun. O fânidir, nimetleri geçicidir, hayatı sınırlıdır. Gerçekten Bana itaat eden kullarım için sekiz Cennet hazırladım. Kapıları da sekiz tanedir. Her bir Cennette zaferandan yetmiş bin bahçe vardır. Her bir bahçede inci ve mercandan yetmiş bin belde vardır. Her beldenin içinde kırmızı yakuttan yetmiş bin köşk vardır. Her köşkte zebercedden yetmiş bin daire vardır. Her dairede sarı altından yetmiş bin oda vardır. Her odanın içinde ipekli kumaştan yetmiş bin taht döşenmiştir. Her taht üzerinde bir hûrî kızı ve her hûrînin önünde sarı altından bir sini vardır. Her sinide renkli cevherlerden yetmiş bin tabak, her tabakta ayrı bir yemek vardır. Her köşkün altından dört nehir akar: biri su, biri süt, biri şarap, biri de baldır. Her bir nehrin kenarında yetmiş bin ağaç, her ağacın yetmiş bin çeşit meyvesi ve yetmiş bin renk yaprağı vardır. Her ağaç üzerinde rengârenk yetmiş bin cins kuş vardır. Her kuş Bana yetmiş bin çeşit ses ile tesbih eder. Ben, itaatli kullarıma bunlardan başka her bir saatte gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kimsenin gönlüne gelmeyen yetmiş bin hediye bağışlarım.
Cennetimde bulunanların elbiseleri yetmiş kat hulledir. Çok ince ve nazik olan bu elbiseler birbirlerine engel olmayıp altındaki elbiselerin renkleriyle karışıp görünürler. Cennetime girenler bir daha çıkmazlar; ölmezler, ihtiyarlamazlar, üzülmezler, korkmazlar, ağlamazlar, hastalanmazlar. Namaz kılmazlar, oruç tutmazlar, nifas görmezler. Helâya gitmezler, ancak gül suyu gibi ter dökerler. Benim rızâmı ve Cennetimi isteyen, dünyada aza kanaat edip, dünyanın fânî, geçici olan lezzetlerini terk etsin. Habîbime uyarak, onu sevip yolundan gitsin.













Yorumlar