Arş Horozu ve Sidretü’l-Müntehâ
- Fizyonomist

- 4 Ağu
- 2 dakikada okunur

Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetnâme adlı eserinde, Sidretü’l-Müntehâ’da bulunan meleklerin özellikleri ve onların ilahî tesbihleri ayrıntılı şekilde anlatılır. Yetmiş yüzlü, binlerce diliyle Allah’ı zikreden melekler saf saf dizilmiş; kimisi secdede, kimisi oturur, kimisi rükûda, kimisi kıyamda sürekli tesbih eder. Bu âlemin en dikkat çekici varlıklarından biri ise Arş horozu adı verilen tavus kuşu biçimindeki melektir. Kanatlarında kutsal yazılar bulunan bu nuranî varlık, kanatlarını açtığında Cennet ehlinin üzerine rahmet yağar; kanatlarını çırptığında ise Cennet ağaçlarını sabah rüzgârı gibi titreten sesler çıkar.
Peki, Arş horozunun kanatlarındaki yazılar hangi sırrı taşır? Onun ötüşü nasıl olur da Cennet’teki hûrîleri ve gılmanları sevince boğar? Ve neden beş vakit namaz vakti geldiğinde bütün âlem onun feryadıyla harekete geçer? Marifetnâme’nin bu bölümü, Sidretü’l-Müntehâ’daki ilahî düzenin hayranlık uyandırıcı tasvirlerini gözler önüne seriyor.
ALTINCI NEV‘İ: Sidretü’l-Müntehâ’da olan meleklerin özelliklerini ve durumlarını, Arş horozu denen Tâvûs’un renklerini ve zikirlerini bildirir.
Ey aziz! Tefsir ve hadis âlimleri ittifakla şöyle bildirmişlerdir: Allahü Teâlâ, Sidretü’l-Müntehâ’da görevlendirdiği meleği çok büyük ve akıl almaz şekilde yaratmıştır. Bu meleğin yetmiş yüzü, her yüzünde yetmiş ağzı ve her ağzında yetmiş dili vardır. Her dili başka bir lisanla Hakk Teâlâ’yı devamlı tesbih eder.
Hakk Teâlâ, Sidre’de dört bin saf melek yaratmıştır. Her safın meleklerinin sayısı on bine varmıştır.
Birinci saftaki melekler daima secdeye varıp “Sübhânallah” derler.
İkinci saftaki melekler devamlı oturup “Elhamdülillâh” derler.
Üçüncü saftaki melekler devamlı rükûya varıp “Lâ ilâhe illallâh” derler.
Dördüncü saftaki melekler devamlı ayakta durup “Allahu ekber” derler.
Allahü Teâlâ, Sidre’de yeşil zümrütten minare şeklinde büyük bir direk yaratmıştır. Sidre’den yüksekliği yetmiş bin fersahtır. Direğin başında beyaz inciden büyük bir kubbe vardır. Bu kubbenin üzerinde tavus kuşu şeklinde, üzerinde çeşitli cevherlerin renkleri bulunan acîb bir melek yaratılmıştır. Bu meleğin bin beş yüz kanadı ve her bir kanadında yüz bin teleği vardır. Her telek üzerinde yeşil yazıyla yazılmış üç satır vardır:
Birinci satırda: Bismillahirrahmânirrahîm
İkinci satırda: Lâ ilâhe illallâh, Muhammedün Resûlullah
Üçüncü satırda: Kasas sûresi 88. âyet-i kerîmesi olan “Allahü Teâlâ’nın zâtından başka her şey yok olucudur.”
Bu meleğe Arş horozu derler. Kanatlarını açtıkça teleklerinden Cennet ehlinin üzerine, Hakk Teâlâ’nın izni ile nisan yağmuru gibi rahmet iner. Beş vakit namaz vakti olduğunda, Arş horozu kanatlarını birbirine vurup feryat ile bağırır. Kanatlarının her bir tüyünden başka bir ses meydana gelir; bu sesler Cennet ağaçlarının dallarını sabah rüzgârı gibi harekete geçirir. Onun ötmesinden Cennet’teki hûrî ve gılman mesrûr olup yüksek çardaklardan başlarını çıkarır; ümmet-i Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) namaz vaktinin geldiğini birbirlerine müjdelerler ve “Şimdi hepsi ibadetle meşguldür” derler.
Hakk Teâlâ, Arş horozuna feryat etmesinin sebebini sorduğunda melek şöyle der:“Mü’min kulların Sana ibadet etmeye başladıklarında, onlar için Senden rahmet isterim.”
Hakk Teâlâ buyurur ki:“Ey kuş! Dünyada beş vakit namazı edâ eden kullarıma rahmet edip, onları Cehennem’den azad ederim. Naim Cenneti’nin nimetleri ile onları hisselendirir, gönüllerini hoş ederim.”
Bunun üzerine Arş horozu çok sevinir ve şöyle tesbih eder:“Kâinâtı kudreti ile yaratan, varlıkları hikmeti ile icad eden, ilmi her şeyi ihata eden Allahü Teâlâ her ayıp ve kusurdan beridir.”













Yorumlar