Teslimiyet Hizaya Gelmek Midir?!
- Fizyonomist

- 28 Eki 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Eyl

Tasavvuf ve mistik öğretilerde “iradenin külli iradeye teslim edilmesi,” bireyin kendi sınırlı, bireysel iradesini, evrensel ya da ilahi irade olarak görülen daha büyük bir iradeye teslim etmesi anlamına gelir. Külli irade, bireysel arzuların, korkuların ve ego merkezli isteklerin ötesinde, tüm varoluşun temelinde olan, tüm evreni kuşatan ilahi irade veya evrensel düzeni temsil eder. Birey, sınırlı ve ego merkezli isteklerini aşarak, bu ilahi irade ile uyum içinde yaşamak için kendi isteklerini geride bırakır. Bu, tasavvufi yolda en yüksek manevi mertebelerden biri olarak kabul edilir; çünkü birey, kendi nefsani arzularını aşıp, ilahi olanla bir uyum ve teslimiyet içinde yaşamayı hedefler.
Külli İradeye Teslimiyet ve Toplumsal Normlara Uyma Arasındaki Fark
Bireyin toplumsal normlara, baskılara veya korkulara dayanarak kendi isteklerinden vazgeçmesi ile külli iradeye teslimiyet arasında önemli bir fark vardır. Külli iradeye teslimiyet, gönüllü, bilinçli ve derin bir içsel farkındalık sonucu gerçekleşir; birey, kendi kişisel arzularını, benliğini ve ego merkezli isteklerini aşarak daha yüksek bir anlam ve amaç uğruna, yani ilahi irade ile uyum içinde yaşama amacıyla bu teslimiyeti gerçekleştirir.
Toplumsal normlara uyma, dışsal baskılara dayanır ve çoğunlukla korku, kaygı, suçluluk veya dışlanma endişesiyle yapılır. Kişi kendi içsel yolculuğuna değil, başkalarının beklentilerine uygun şekilde davranır. Bu durumda birey, kendine ait olmayan bir sorumluluğu zorunluluktan üstlenmiş olur ve bu, çoğunlukla bir iç huzur sağlamaz.
Külli İradeye Teslimiyet ve Toplumsal Uyuma Örnekler
Toplumsal Normlara Göre Davranma
Bir kişi, çevresel baskılardan dolayı istemediği bir hayat tarzını benimsiyor, örneğin sırf toplumdan kabul görmek için hoşlanmadığı bir işi sürdürüyor olabilir. Bu durumda kişi, sosyal çevresinin ve normların kendisine yüklediği kuralları uygularken aslında içsel olarak bir çatışma yaşayabilir. Bu, külli iradeye teslimiyet değil; toplumsal baskının etkisiyle hareket etmektir.
Külli İradeye Teslimiyet
Külli iradeye teslimiyet, bireyin varoluşunu daha yüksek bir düzende anlamlandırdığı ve benliği ile evrensel iradeyi bir arada gördüğü bir anlayışı gerektirir. Bu durumda birey, yalnızca sosyal kurallar veya bireysel çıkarlar için değil, daha büyük bir anlam ve amaç duygusuyla, örneğin insanlığa fayda sağlamak veya ahlaki bir misyonu yerine getirmek amacıyla hareket eder. Bu, içsel bir huzur ve bütünlük sağlayan bir teslimiyettir; çünkü birey, yaşamını daha yüksek bir iradenin yönlendirdiğine inanır.
Külli İradeye Teslimiyetin Gerçek Amacı
Tasavvuf ve mistik öğretilerde külli iradeye teslimiyet, bireyi kendi küçük ve geçici arzularının ötesine taşıyarak, içsel barış ve huzura erişmesini sağlar. Bu durum, bireyin ego merkezli isteklerini, geçici hazlarını, korkularını ve maddi çıkarlara bağlı kararlarını geride bırakıp, yaşamını daha evrensel bir ahenkle sürdürmesi anlamına gelir. Burada birey, tüm insanlığın veya evrenin faydası gözetilerek, daha kapsayıcı bir bakış açısıyla hareket etmeyi seçer.
Bu teslimiyet, dışsal baskılar veya korkulara değil; bilgelik, şefkat, tevazu ve içsel bir huzur arayışına dayanır. Külli iradeye teslim olan birey, bu teslimiyet sonucunda içsel bir huzur ve anlam bulur, çünkü kendi isteklerini aşarak daha yüksek bir amaç uğruna yaşar.Külli iradeye teslimiyet, bireyin içsel aydınlanmaya, toplumsal normlara uyum ise genellikle dışsal onaya dayanır. Bu nedenle, külli iradeye teslimiyet manevi bir hedef olarak en yüksek bilinç mertebelerinden biri olarak kabul edilir.













Yorumlar