top of page

İnsan Makinesi – Çocuğun Doğuşu, Yaşam Akımı ve Çizgilerin Kökeni; Benham 2

1. İnsan Bedeni Bir Makinedir

Benham bu bölüme şu çarpıcı cümleyle başlar:

“İnsan bedeni, ruhun dünyasal barınağıdır; bir motor gibidir.”

İnsan bedeni ile mekanik motorlar arasında benzetme kurar.Her motor gibi, insan bedeni de bir görev için tasarlanmıştır; ancak onu çalıştıran güç, yakıt ya da buhar değil, yaşam akımıdır.Bir buhar motoru su, ateş ve basınçla çalışır; insan bedeni ise kemik, kas ve sinirlerle inşa edilmiş bir motordur — ancak onu harekete geçiren “kıvılcım” akıl ve ruhtan gelir


2. Yaşam Kıvılcımı – Doğum Anı

Benham’a göre insan, sadece fiziksel bir organizma değildir; yaşamın kendisi dışarıdan gelen bir güç tarafından başlatılır.Embriyo, doğuma kadar annesinin vücudunun bir parçası olarak mekanik hareketler sergiler ama “yaşamın farkında değildir.”Gerçek hayat, zihinsel uyanışın başladığı anda başlar — yani “yaşam akımı” vücuda girince.

Yazar bu anı doğrudan gözlemlemiş ve doktorlara da gözlemletmiştir:

  • Çocuk doğar doğmaz, daha nefes almadan önce parmaklar ani bir kasılmayla açılır.

  • Bu hareketin hemen ardından bebek nefes alır ve ilk çığlığını atar.

  • Bu an, yaşamın başlamasıdır:

    “O anda yaşam parmak uçlarından girer ve akıl uyanır.”

Benham bu güce “Tanrı’nın insana armağanı” der, ama okuyucuya herhangi bir dini inanç dayatmaz. İster “Tanrı”, ister “enerji”, ister “elektrik” olarak adlandırın — önemli olan yaşam akımının varlığını kabul etmektir.


3. El Çizgilerinin Kökeni

Tıpkı gözün görme, kulağın duyma için hazır biçimde yaratılması gibi,el de yaşam akımını taşımak üzere önceden şekillendirilmiştir:

“Burnun koku organı, kulağın işitme organı olduğu gibi; el üzerindeki çizgiler de yaşam akımının yollarıdır.”

Bu nedenle çizgiler, doğuştan belirlenmiş rastgele izler değil;yaşam enerjisinin izlediği yollar, yani insanın “elektrik devresi”dir.


4. El ve Beyin Arasındaki İlk Bağlantı

Doğumdan sonra çocuk, bir süre yalnızca biyolojik dürtülerle hareket eder — uyur, yer, büyür.Bu dönemde el, “üçüncü boğumları” gelişmiş, yalnızca fiziksel ihtiyaçları temsil eden bir organdır.Ancak zihin geliştikçe el de beynin uzantısı haline gelir;çocuk açlık hissettiğinde elini ağzına götürür, yani zihin artık eli yönetmeye başlamıştır.

Benham bu noktada elin rolünü şöyle tanımlar:

“El, beynin hizmetkârıdır. Düşünce emir verir, el uygular.”

5. Ruhsal Bakış Açısı

Bu bölümde Benham, yaşam akımının kaynağını doğrudan Tanrı’ya ya da evrensel bir güce bağlar.İnsanın elleri, bu gücü dünyaya aktaran “antenler” gibidir.Bu yüzden el çizgilerinin incelenmesi, yalnızca fiziksel değil, ruhsal bir analizdir.

El, yaşam akımının vücuda giriş noktasını temsil eder.Parmak uçlarından gelen bu enerji, sinir sistemi aracılığıyla tüm bedene yayılır —ve böylece çizgiler, insanın yaşam kalitesinin, zihinsel alışkanlıklarının ve karakterinin fiziksel izi olur.


6. El, Yaşamın Elektrik Haritası

Bu bölüm, Benham’ın sisteminde “çizgilerin” metafizik ama aynı zamanda fizyolojik temelini açıklar:

  • El çizgileri kader değil, yaşam enerjisinin akış yollarıdır.

  • Bu akımın yönü ve yoğunluğu, insanın karakteriyle birlikte değişir.

  • Yaşam enerjisi zayıfladığında çizgiler solar; güçlendiğinde belirginleşir.

“El, Tanrı’nın elidir — yaşamın kıvılcımını dünyaya aktaran organ.”

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
Ellerin Duruşu; Benham 3

Pose and Carriage of the Hands 1. Elin Duruşu Kişiliğin Aynasıdır Benham, el okumanın ilk adımının elin doğal duruşunu  gözlemlemek olduğunu söyler.Çünkü elin nasıl taşındığı —serbest, sıkılmış, gizle

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
bottom of page